25 Kasım 2013 Pazartesi

Mutluysan Gelme

Gecesi gündüzü karıştı sakalları karıştı birbirine şehirleri karıştı hayatı karışıyor karmaşıklaşıyor ve bir o kadarda sıradan ve basit . Başladığı yer geldiği yerden daha mı önde acaba gerçekten çabalayarak daha mı geri gitti ? Aşağıya mı düştü ? Durup bekleseydi daha mı iyiydi ? Aslında bakarsan her şey normal uzaktan bakıldığında her şey normal ama içeride fırtınalar kopuyor. Kurduğu hayaller şuan ki hayatının temeli miydi? Yakınından geçer miydi ? Böyle olacağını bilse yine çabalar mıydı ? Evet acı, özlem ,yalnızlık insanı büyütür ama bu denli bu hızla büyümek istiyor muydu ki ? Belki de büyüdüğünü sanıp hayatın o kadar kolay olmadığını anlayınca pes mi etmişti ? Bu kadar kolay mı düşmüştü çaresizliğe? İkinci kez hayal kurup çabalamak için gücü yok muydu ? Bu kadar güçsüz müydü ? Kendi beklentileri , hayalleri kendi kapasitesinin üstünde miydi yoksa ? Bu başarısızlıklardan sonra öz güveni nereden bulacaktı ya da öz güveni vardı fakat hayatının getirdiği nokta o içindeki öz güveni çıkartacak insanlardan çok uzaklarda değil miydi ? Kendi kendine yetemiyor ise madem neden gitmeyi seçti ? Düşüp kalkmayı öğrenemediyse kendi başına madem nereden buldu bu uzaklaşma gereğini ? Peki ya geri dönüp baktığında pişman mı şimdi her şeyden geri dönüp beceremedim demek kolay mıydı ? Yanında olan insanlar bir daha hayal kurup çabaladığında bu kadar içten ve samimi destek verecekler miydi güvenecekler miydi geri döndüğünde ? Peki ya geri dönmeyip mutsuzluğa devam etmek insanların fikirlerinden görüşlerinden daha mı önemli?

 Sahi yarı yolda bırakmayı planladığın insanların seni yarı yolda bırakması nasıl bir duygu ? Hayatın adaleti mi bu ? Çektireceği acıları önce bireyin mi yaşaması gerekiyordu ki hayat hep böyle midir ? Acı çektirenlerin hepsi daha önce aynı acıyı yaşamışlar mıydı peki nasıl bu kadar gaddar olabilirler ki ? Belki de yaşandıktan sonra sıradanlaşınca çok kolay gözüküyor yarı yolda bırakmak aldatmak onlar artık kaldırabiliyor diye herkesten aynı şeyi beklemeye başlıyorlar ilk düşünceleri ve çektikleri unutulup gidiyor.

Çaresizlik en acı duygudur. Bütün başarısızlıklar üzüntüler hayal kırıklıkları bir gün biter ama çaresizlik hissi olduğu sürece acı çekmeye devam edersin. Çözümsüzlük , beklemek , sabretmek bunları iyi kavramak gerek ve nasıl yaşanacağını bilmek gerek ilk sefer de bu mümkün olmaz. Saçmalarsın , intikam düşünürsün aklına ilk gelen fikrin önüne geçemezsin sonra pişman olursun , ağlarsın , kızarsın , düşersin , kalkarsın ve öğrenirsin . Yani öyle sanırsın çünkü öğrenmek diye bir şey yok çaresizlik hayatında olduğu sürece zavallı ve perişansın sadece öğrendiğini ve büyüdüğünü sanırsın aslında sadece bunları yaşamayan insanlardan bir veya bir kaç adım öndesindir ama senden başka kimse bunu anlamaz ,  fark etmez ve kimsenin anlamayıp sadece senin anladığın bir şey aslında yoktur sadece var sanırsın dışarıdan öyle gözükür ve bu seni parçalar . Sonuç olarak eğer çaresizsen sen dostum ayvayı yemişsin.


VE ben bu yeni bloğun daha da yeni olan ve kafa açan 3. yazarıyım eğer yazının bu kısmına kadar gelebildiyseniz kafanız tamamen açılmış demektir . Ben , O ve yaratacağım karakterlerle bloğa renk katıp kafanızı sikmek için ara ara buralarda gözükebiliriz. HAYDİ EYVALLAH.

Kolay Para Nasıl Kazanılır Lan?

Geçen bi arkadaşla oturduk düşündük; kolay para nasıl kazanırız?

Bak şimdi heval.


Saat gecenin üçü-dördü. Bir haftadır sabahlıyosun. Uyku düzenin sikildi. Güneş yüzü görmeden yaşar oldun. Bi gece yapıcak hiç birşey bulamadın. Televizyonda sikik filmler, sabah programları tekrarları, tanıtıcı reklamlar, sıcak sohbet hatları... Sıkıntıdan geberiyosun. Sürekli sigara içiyosun. Saatler sonra her güzel şey gibi o da bitiyo. "Artık içmem zaten birazdan yatarım" diyip boşveriyosun.. Son kez zaplıyosun kanalları. Öfleyin pöflüyosun. Bi sigara daha yakmak için elin pakete giderken bittiğini hatırlıyosun. İyice stres oluyosun. Ve en sonunda patlıyosun. Artık sigara içmen lazım. Dayanamıyosun. Yatsan uyuyamıycaksın bunu sende biliyosun. Normalde sikseler bu saatte kalkıp tekele sigara almaya gitmezsin ama nefsine hakim olamıyosun. Pijamanın üstüne montunu giyip, botlarını bağlamadan çıkıyosun dışarı. Ağzından duman çıkıyo. Götün donuyo. Biraz yürüdükten sonra varıyosun tekele ve korktuğun başına geliyo. Tekel kapalı amk. Çıldırıyosun. Diğer tekel taa anasının amında. Sağa sola bakınırken tekelin dibinde duvara yapıştırılmış bi kağıt üstündeki yazılar dikkatini çekiyo. "7/24 EVLERE TEKEL ÜRÜNLERİ SERVİSİ!!!" ve altında telefon numarası. Önce siklemiyosun, sonra içinde bulunduğun durum seni o numarayı araman için depreştiriyo ve elin telefona gidiyo.

Sonra heval. Sen arıyosun beni, istediğin sigarayı söylüyosun bana. Bende senin ayağına o sigarayı getiriyorum ve senden bir buçuk katı fazlasıyla parasını alıp gidiyorum.

Nerde görülmüş lan gece yarısı ayağına sigara getiren tekel? Tabii alıcam bir buçuk katını.

İşin kötü tarafı bu işe girebilmek için bi birikim lazım. Yoksa iyi iş haa. Benim param yoktu giremedim amk, parası olan varsa girsin la. Hade şevbaş kekeler.

24 Kasım 2013 Pazar

Taksim mi? Yenibosna mı?

Bazı adamlar var... Böyle tripten tribe girerler. Taksim, Cihangir, Cadde blah blah blah takılırlar. Toplum bu tiplerin hal ve hareketlerine ''beğenilme kaygısı'' diyo. Ben ise ''am peşinde koşma'' diyorum. Lan bre kapçıkağızlı. Sen değil misin nüfus kağıdının arka kısmında doğum yeri ''Çatalhöyük'' olan. Bre kavat. Sen değil misin evde taşşaklarını kaşıyıp sonrasında elini koklayan. Sen değil misin be oğlum evde Recep İvedik'e babasıyla beraber kahkahalar atarak gülen. Niye o zaman dışarı çıkınca ''Tarantino'nun sahne geçişleri mükemmel ya'' gibi siktiriboktan laflar ediyosun? Senin beğenilme kaygısını da geçti artık olm. Sen bildiğin orospu çocuğu oldun. 

Evde giriyosun Youtube'a ''canlı yayında küfür'' yazıp, izliyosun. Kızların yanında gidince ''Eraserhead izledim. Lynch yine bir şaheser yaratmış'' diyosun. Senin ben içtiğin frappucino*'yu sikerim arkadaşım. Bayıla bayıla içiyosun ya sen hani onu. He içinde bişi yok onun hayatım benim. Buzu parçalamışlar, bi de şeker aromaları var yarrak gibi. Senin kızların yanında, market reyonlarında veya sokaklarda içtiğin, üzerine ismini yazdırıp ''#insta pic, #insta good, #strbcks'' gibi göt laflarla Instagram'da paylaştığın o kahvemsi şeyin tadı bok gibi. Sen de biliyosun ben de biliyorum. Ben ''göt''e ''göt'' diyorum bilader. Sen ''popo'' dersen orda ananı sikerim işte. 

Ama merak etme bak sen de değil suç. Hayır senin de suçun var ama tamamı senin değil bu suçun. Senin o arkadaş çevreni sikmek lazım önce bi güzel. Heh. Sana böyle denyo denyo anlatırlar ''Abi İstiklal'deydik. Orda yürümek bile bi farklı. Ordan bara oturduk, birer bira içtik. Sonra da ara sokaklarda kaybolana kadar gezdik''. Sus ulan! Ananın amı mı var Taksim'de yarrağam? Ne demek orda yürümek bile farklı? Kırmzı göt kadar tramvay geçiyo diye mi? Gel takılalım amına koyim herhangi bi tramvayın arkasına. O daha büyük hem. Yürürüz tramvay yolunda mis gibi. Niye gelmiyosun? Benim dediğim yer Güngören diye değil mi? Taksim olsa ayaklarını götüne vura vura gelecek olan adamlar, yaz tatillerinde memleketi Tatvan'a gitmiyolar amk. 

Olm sizde varya...(es) Demirden yarrak olsa gider zımpara sikersiniz. Siz gidin Amsterdam'ı, Paris'i, Londra'yı falan beğenin Facebook'ta. Ben Kuala Lumpur**'u beğenmeyi tercih ediyorum.

Dipnot:  *Frappucino yazılışına Google'dan baktım. Hatta ''Frappeçino'' yazdım.
 **''Kuala Lumpur neresidir?'' sorumuzun cevabını bilene muz, salatalık gibi tropikal meyveler hediye ediyoruz. 

16 Kasım 2013 Cumartesi

Lan Gelin Oturalım Azcık

Esenler otogara gidiyodum bi gün amk. Şehir dışından ablamla yiğenim gelecekti. Benim yiğende ufak olduğu için puset mevzularından dolayı yardıma gidiyodum. Bakırköy taraflarında işim vardı o sırada da bende bakırköy metrosuna girdim. Bu tarz yolculuklar yapan birisi değilim. O yüzden yol falan hiç bilmiyorum. İndim aşağıya oturanlar falan var. 10 dakka oturmasa yorulur ya yarrağam. Neyse, oturuyo işte. Yolu bilmediğimden bi kadının yanına gittim. ''Esenlere bu tarafa giden tren mi oluyo?'' diye sordum. Amını siktiğimle sanki ilk defa insan konuşmuş sağına soluna baktı. Sonra da ''bana mı sordun?'' diye cevap verdi. ''Yok şu arkanızda sigara içilmez tabelası var ya ona sordum'' diye cevap vermek isterdim ama ''evet size sordum'' diye cevap verdim. Triplere girip ''bilmiyorum'' diye cevap verdi. Neyse dedim ve bi yandaki kadına sordum. Dr. Dre Beats kulak zarı kulaklığını takmış kulağına müzik dinliyo. El kol yapıyorum bakmıyo. Dedim senin tıyniyetini sikeyim. Bak can alıcı yere geliyorum. Baktım bu denyolardan bana bişi gelmiyo bende bi tane dayıya doğru yöneldim. 

Koca götlü kızlarımızın anca iki kişi oturduğu bankların hepsi taytlı götleri tarafından dolu olduğu için ayakta kalmış bi dayı vardı. Yuvarlak sütuna yaslamış sırtını, kafasında gri kasket, üzerinde yine gri ceket. Tütün tabakasını, arap kağıdını çıkardı, etrafındaki şaşırmış gözlere bakmadan sarmaya başladı sigarasını. Dedim ''dayı selamun aleyküm''. Kaldırdı kafasını ''aleyküm selam'' dedi. Devamını şöyle anlatıyorum. Dayı : D, Ben : B.

B-Dayı bu esenler tarafına giden tren yolu bu mu?
D-Okuma yazman yokmu evladım? (Bu sırada karşı tabelayı gösterdi bana. Yol istikameti vardı. Dayı ne bileyim ben dikkat etmiyorum ben onlara)
B-He dedim dayı sağolasın. Şu karılara sordum hiçbiri adam akıllı cevap vermedi. Ne tütünü o?
D-Bitlis. 

Yaktı sigarasını adam beyler. Dedim ya karının arkasında ''sigara içilmez'' tabelası vardı diye. Adam hiç umursamadan yaktı sigarasını. Millet de sanki yanlarından Adolf Hitler geçmiş gibi pis pis bakıyo. Lan hepsini bırak bu tütünün kokusu öyle yayılmaz. Sigara gibi her yere yayılmaz yani bilen bilir. Zaten bir iki fırt çekip söndürdü dayı. Tren geldi çünkü. Kızlarımızla aynı kapıdan girerken kızlar ''öf pöf'' yapıyodu. Yarrağam. Dışarda içtiğin Malboro Touch sigara değil sanki. 

Şimdi sağlama tarzı bişi yapalım gelin. Ben bu gacılara sorduğumda bunlar neden cevap vermediler? Tamam o kadar yakışıklı bi adam değilim hatta çirkinim ama yüzüme bakılmayacak kadar değil. Peki bu kızlarla dayı arasında ne fark vardı? Koca götlü kızlar ile bu samimi dayıyı ayıran şey neydi? Dayı sigara içerken bunlar niye pis pis baktılar? Bunların küçüklüğünde bu dayı minibüste sigara içiyodu da kimse rahatsız olmuyodu. Bu Madam Curie'ler ne sikime derman ''öf pöf'' yaptılar.

He ben sana söyliyim neden yaptılar. Bu piçler şimdi götüne baktırdıkları patronun sekreterliğini yapmaya koşa koşa gidiyolar ya. He bu dayı da iş görüşmesine belki alırlar diye bunların şirkete geliyo kasketini iki elini arasında tutarak. Devir para devri de değil artık kanka. Devir dış görünüş devri amk. Bi arkadaşım var Facebook'ta fotoğraflarını görüyorum. İlkokulda sümüğünü yiyen çocuk şimdi ciks ciks fotoğraflar çektiriyo. Eminim ki hala daha sümüğünü yiyodur yani. 

Öyle iki rekat sohbet ettim sizlerle kankiler. Affedin beni. Öfleyip, püflemeyin. 

Not: Alın bak size videoda veriyorum. http://www.youtube.com/watch?v=0lKzWTF4vN8 

Bana böyle adamlar lazım.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Eğitim Sistemi Şeysi

Bak keke. Burası blog. Burda öyle üj-bej satırlık yazı olmaz. Buraya girdiğinde "öff çok uzun yaa" diyip amlı triplerine giriceksen şimdiden siktir git.

Dur amk sinirlendim.

Sen o adres çubuğuna "blog" yazarken karşına ne çıkıcağını hiç mi akıl edemiyosun bilader? Diyelimki akıl edemedin, diyelimki gerizekalısın. Olum senin yazara hiç mi saygın yok lan. Emeğe saygı nedir bilmez misin yarraam sen?

(Bak şimdi nasıl kıvırcam)

Aslında düşününce sende haklısın be keke. Hayatta karşına hep uzun yazılar, paragraflar vs. çıktı. Hiç birini zevk alarak okumadın. Niye biliyo musun? Yaz tatilinde okuduğun o tatlı La Fontaine(yazılışına gogıldan baktım ehehe) masalları hayat bilgisi dersinde bi arka sayfasında ki değerlendirme sorularını cevaplandırman için önüne koyulduğundan beri soğudun o masallardan. Uzak kaldın o yazıların sıcaklığından. Belkide bu yüzden unuttun o okuma alışkanlığını.(Olum sorun hep mi çocuklukta olur amk?)

Bi vurgunuda öss'den yedin keke. Düşünce akışını bozan cümleyi, paragrafın konusunu, paragrafın nerden ikiye ayrılacağını, yazarın dalgayı ağzına alıp "tadı berbat" cümlesinde hangi duyu organını kullanmış olmasını bulcam derken iyice soğudun okumaktan. Şikayetçi oldun bu uzun paragraflardan. Peki öss'nin bunu yapmaktaki amacı neydi? Öğrencileri kitap okumaya yöneltmek. Temeli sağlam olmayan bir binaya kat çıktılar hep. Böyle yapmaya devam ettikleri sürece o bina sallanmaya hep devam edicek.

Bu durumda küfürleri sen değil öss ve yanlış eğitim sistemi hakkediyo keke. Öyleyse yazının başında sana ettiğim küfürler için özür dileiiycem sandın dimi yarraaam ehehe. Siktirtme yanlış eğitim sistemini, otur kendin için birşeyler oku. 

Beyin bedava...



10 Kasım 2013 Pazar

Nasıl Meşhur Oldum Lan Ben?

Yaş 32... Yolun yarısı amk. Saçları yapmışım İskandinav modeli takılıyorum mekanlara. Arada bi sahneye falan çıkarıyolar ''abi çok iyi yeaaaa'' triplerine giren kızları sikiyorum. Lan bilmiyolar ki 4 akor basıyorum. Neyse Youtebe'ta ''Atarlı Ask. Fm ergenleri'' ne bakarken bi videoya denk geldim. Adamlar 6-7 saniyelik videolarla harikalar yaratıyolar. Kafama çok yattı bak he. Aldım elime külüstür Iphone telefonumu. Başladım bende kısa videolar çekmeye. Önceleri götüm gibiydi. Ben bile gülmüyodum. Lan komik bi adam değildim ki ben amına koyim. Neyse lan ne olur ne olmaz attım ben bunu video sitelerine. Vay babanın kulaklarını eşşek arıları siksin. Meşhur oldum lan. Hele ki kızlar. Abbbovvvv. Çorba kaynıyodu yani abi.

Takıldık bi kaç ay böyle işte hacı. Ortamlar bize akıyodu. Diğer fenomenlerle falan baya bi takıldım. Çevrem baya genişledi anladın? Sonra bi adamla tanıştırdılar beni. Türkiye'nin Justin Bieber'ı olabileceğimi söyledi. Yani sadece kızlar sevecekti beni. Erkekler ise bu kadar meşhur olmamdan dolayı kıskanacaklardı. Lan benim gözler pörtlek. İyice pörtledi. Yeşil Dev Hulk gibi oldum lan. Hemen atladım tabi balıklama olaya. O kız senin, bu kız benim. He altıma araba falan çektiler abiler. Tabi bu arada kendime has fenomen hareketimden vazgeçmedim(:F). Yok olur gideriz yoksa. Kızlar beni o hareketle seviyolar ollluuuum.

Ama ben bu abinin yanında sus pus kalıyorum lan. Videolarda ''atara atar gidere gider, ulan enayiler Selimpaşa çocuğu alayınıza gider'' olan ben, bu adamın yanında annesinin merdaneyle kovaladığı çocuk gibi kalıyodum. Uyanamadım bu mevzuya. Kendimi daha da çok öne çıkarıp, şu genç(?) yaşımda daha çok popi olmam lazımdı. Lavuğunbirine çektim el hareketini. Ohhhh. Karı-kız yine bende. Sahneyi falan da boşladım artık. Baktım bu işte iyi para var. Karılarda iyi. Yaptığım her boktan ifadelere ve hareketlere gülüyolar. Dedim ''sikerler sahneyi''. Lan ama bilmiyolardı ki ben ne komiğim, ne de müzikten anlarım. Sadece ufak gösteriyorum ve biraz da yakışıklıyım. Bu ipne erkekler de bu yüzden kıskanıyolar beni haaa. Neyse kızlar. Beni nerde bulabileceğinizi çok iyi biliyosunuz artık. Youtube ile falan uğraşmayın. Televizyonunuz açık olsun.

Şu abi gibi müzik yapamadık : http://www.youtube.com/watch?v=Du4kXKLFdLs

Not: Herkesi tokatladım bi şu bana iş veren abiyi tokatlayamadım. Ama tokatlamam. Kovar falan.


6 Kasım 2013 Çarşamba

Am-Bira-Sigara Kokan Bi Hikaye II

Lan diğer pezevenk takır takır yazmış yaptıklarını. Özendim amına koyim. Ben de yazıyorum beyler o gün yaptıklarımı. Ready... Set... Go!

Evde takılıyoduk amk. Bu diğer yazarda televizyona falan bakıyodu. Arada ben bunun kafasına leblebi falan atıyodum, ufak kardeşim gibi yanıma çağırıp kafasına osuruyodum. Şaka anlayışım böyle bilader. İşine gelirse. Neyse, ben göbeği kaşıya kaşıya döndüm sırtımı televizyona. Uyudum amk.
 

Rüyamda giyim-kuşamım çok değişikti. Üzerimde kırmızı bir oduncu gömleği ve onun üzerinde siyah şık bir ceket. Kafamda kenarına kuş tüyü takılmış fötr bir şapka. Siyah iyi bir pantolon ve corcik ayakkabılar vardı. Kendimi süzerken içimden ''bu ne amk?'' diye sordum. Hiç alışkın olduğum bir şekil değildi ki hammına koyim. Neyse, rüya lan bu sonuçta. Sokak aralarından geçip, bir bara girdim. Acayip ışıklandırmalar ve çekiç, örs ve üzengimi siken bir müzik vardı içerde.''Nereye düştüm lan ben?'' diye sorular sorarken ayaklarım beni mekanda içeri istemsizce sokuyordu. Kendime bir masa beğenip, oturdum. Garip giyinimli garsona ''bira istediğimi anlatan'' bir bakış attım ve garson da bana kafasını sallayarak onay verdi. Etrafımdaki insanlara bakıyordum ancak yüzlerini seçemiyordum. Yazlık yerde oturanlar iyi bilirler beyler. Belli bir saatten sonra sitenin görevlisi site ışıklarını söndürür. Böyle göt gibi karanlıkta kalırsında göz bebeklerin büyür ya. Hani benimde göz bebeklerim öyle olacak derece bi karanlık vardı içerde.(Garsonu nasıl gördüm lan?)

Biram geldi bilader. Kalp şeklinde kırmızı bir bardakta geldi hem de. Teşekkür edercesine bir bakış salladım garip garsona. O da bana uzakta gördüğüm ve çok samimi olmadığım bir kız gülümsemesi(gözleri kısarak) ile karşılık verdi. ''Ulan biz niye sadece hareketlerle anlaşıyoruz?'' diye kara kara düşünürken masama bir erkek oturdu. Çok ilginç bir giyimi vardı. Üzerinde mavi bir body ve altında son dönemin erkek modası yeşil A&FITCH eşofman altı vardı. Saçlarını da İskandinav modeli yapmış. Hani bu önler uzun yanlar ve arkalar kısa, genellikle Starbucks teraslarında takılan cool'larda ve doğalgaz kutusu etrafında toplanan semt apaçilerinde gördüğümüz saç modeli var ya. He amına koyim işte o model. Lan o Starbucks'taki lavuklara da uyuz olurum. Amına koyim terasa geçiyorum hiç bişey almadan oturuyorum sigara içiyorum. O lavuk gitmiş bilmem kaç para vermiş kahve almış. Kahvede götüm gibi he. Bir hareketler. Telefonun yansımasında saçını yana falan tarıyo ibiş. Neyse, lan dur paragraf atalım amk kör olmayak. 

Lan işte bu lavuk benim masaya oturuyo. Göz falan kırpıyo. Acaba diyorum bana mı halleniyo ipne. Elini uzatıyo bana. Karşılık vermiyorum. ''Ben Tunç'' diyo. Bakın arkadaşlar insan rüyasında sinirlenir mi amına koyim? Lan amcık ağızlı Tunç diye isim mi olur? Lan torunun olacak belki gavat. ''Tunç dede, Tunç dede'' diye peşinden koşacaklar lan. ''Eee'' diyorum ben buna. ''Dans etmek ister misin?'' diyo. O an anlıyorum beyler gay barda olduğumu. Anlamamla beraber barın ışıkları açılıyo ve karşımda milyonlarca çıplak erkek sevişiyo. Lan uyandım sonra. 

Uyandığımda ikili kanepedeydim beyler. İçerki odalardan sikiş sesleri geliyodu. Bizim diğer yazarın sesini anladım ama çıkaramadığım bir erkek sesi daha vardı. ''Lan bu çocuk kesin vurduruyor'' dedim ve sıçmaya gidip, tekrar kanepede uyuyakaldım. 

Dipnot: Lan ben gizli gay miyim acaba? 2. yazımda da bu konuya barnak bastım.  Neyse ammo. Guten abend

Am-Bira-Sigara Kokan Bi Hikaye

Başlığa hikaye yazdığıma bakmayın, bizzat benim başımdan geçen bir olayı anlatıcam kekeler. Haydi başlıyorum. Taksime içmeye çağırmıştı arkadaşlarım. Evde de sıkıntıdan geberiyodum bu am beyinliyle takılmaktan. Akşam 7 gibi çıktım evden. Blogu açtığım diğer pezevenkle birlikte kalıyorum beşiktaştaki bu evde. Giyecek hiç birşey bulamadığımdan biraz marjinal giyinmiştim amk. O yarrak kıyafetlerin içinde kendimi rahat hissetmesemde kıyafetin havasına ayak uydurmaya çalışıyodum. Normalden daha cooldum amk.

Neyse kekeler, ilerden taksi çevirdim. Her zamanki gibi çene kayışı sikik bi taksiciye denk geldim. Fazla kafamı açamadan vardım taksime. Biraz yürüdükten sonra söyledikleri mekana gelmiştim. Mayhoş, sıcak bi mekandı. Gözümle aradım bizim kekeleri ve buldum. Efe, tuna ve 4 kız daha oturuyolardı. Onlara doğru ilerlerken kızlardan ikisini tanımadığımı farkettim. Gözlerim bozuk lan anca farkettim. Taş gibi duruyolardı uzaktan, heycanlanıp hızlı hızlı yürümeye başladım. O an içimden yakındanda taş gibi olmalarını umuyodum ki yanlarına gelmiştim ve öyle olduklarını görünce içim depreşti. Elimi uzattım ikisiylede tanıştım. Bizim pezevenklerede selam verdikten sonra oturdum kekeler. Birinin adı kübra diğeride merveydi. Evet merveydi, klasik orospu ismi ama yalan söylemiyorum lan, allah belamı versinki bak.

Oturduğumuz şeyler piknik bankları gibiydi. Karşılıklıydı. O iki yeni amlı karşımda oturuyodu. O sırada biramı söyledim ve bi sigara yakıp muhabbeti dinlemeye başladım. Normalde biramın gelmesini beklemeden milletin çerezinin amına koyardım ama bu sefer durum farklıydı. Masada iki at vardı. Coolluktan gebericektim amk. Neyse kekeler, biram gelmişti. Bir yudum alıp masanın üstüne bırakmıştım. İlginç bir şekilde sessiz kalmıştım masada. Normalde oturur oturmaz muhabbete girer ortamın amına koyardım. E bu sefer işler farklıydı kekeler. O iki hatun sizin masanızda olsaydı sizde ötmeyen yarrak gibi otururdunuz bi süre. 

Aslında kafamda bi taktik geliştiriyodum lan. Amlıların ne boka gülüp neye gülmediklerini izliyodum. Kafamda taktiği kurduktan sonra daldım muhabbete. Efe amcığı ben sohbete atlar atlamaz lafımı böldü. Aklı sıra beni küçüp düşürüp tatlı görünücek kızlara amcık ağızlı. Benimde en çok zevk aldığım şey böyle amcık ağızlıları yerin götüne sokmaktır. Efeyide olması gerektiği yere soktuktan sonra devam ettim konuşmaya. Bir yandanda gözüm kızlardaydı. Herşey yolunda gidiyodu. Ota boka güler olmuşlardı amk. Oltalamıştım ikisinide.

Bir kaç saat sonra efeyle bizim arkadaş olan kızlar kaçtılar. Ben ve tuna kaldık masada. Tunada iyi çocuktur ha. Her ortama ayak uydurur pezevenk. Severim piçi.. Üçüncü dördüncü biramdaydım. Kızlar benden önce geldikleri için onlar daha fazla içmişlerdi. Biraz çakırlardı. Efe sikikleri kalkınca merve benim yanıma geçti. Nedense başından beri kübrada gözüm yoktu. Merve kaşarının kendine has bi seksiliği vardı. Esmerdi, dalgalı uzun saçları vardı. Sekside bi surat ifadesi vardı. Bu yüzden merve benim yanıma geçince mutluluktan taşşaklarım çılgın attı amk. Dibime kadar sokulmuştu. Coolluğumu  bozmadım. E tabi ağzımın laf yapmasınında ekmeğini yedim. Ben daha ne ekmekler yedimde... (Bloğun diğer yazarı bana amcık ağızlı derken haklıydı galiba lan).

Bi sigara daha yaktım. Samimiliğin dibine vurmuştuk merve ırıspısıyla. Hoşta bir müzik çalıyodu mekanda. Elim yavaş yavaş mervenin beline indi. Baktım ses yok. Bir süre öyle takıldık. İncecik beli vardı lan. Onunda bir eli omuzumda diğer eli birasındaydı. İşini biliyodu amlı. Oturduğumuz yerlerin yaslanma yerleri olduğu için arkadan elimin nerde olduğunu görmüyodu kimse. Yavaş yavaş kalçasına doğru indirdim elimi. Gülüyodu kaşar. Birşeyler anlatıyodu ama dinlemiyodum amk. Zaten tüküre tüküre konuşuyodu diş yapısını siktiğim. Aslında bu iyi birşey. Tükrerek konuşan kızın dili oynaktır, iyi sakso çeker. (Kaynak; Tecrübem amk ehehe). Altında tayt vardı. Amı yanıyo olsa gerek bacaklarını bacak arama attı. Gel de elleme amk. Bacağını okşamaya başladım. Elimi bacağının iç taraflarına doğru yaklaştırırken tuvalete gitmem gerek dedi ve kalktı. Sonunda o içtiği biraları amından sıçmaya gitmişti. O giderken peşinden yancısı kübrada gitti. Arkalarından baktık tunayla. Kasalar fenaydı. Bu gece eğlence var kızları bize götürelim dedim tunaya. Olur dedi. O sırada hesabı ödedik.

Kızlar tuvaletten dönünce hiç bekletmeden kalkalım dedik, hesabı çoktan ödedik ayakları yaptık. Sikiş istiyodu olum canımız. Çılgın atıyodum amk. Başka bi yere mi geçicez dedi ağzına vurduğum kübrası. Tuna ben yorgunum dedi. Baktım benim merve ırıspısıda yorgunum diye mırıldanıyo kübraya. Uzatmadan bindirdim alayını taksiye ve bizim eve gittik.

Blogun diğer asosyal yazarı am gibi uyuyodu ikilide. Kimse yadırgamadı bu durumu. Odalara çekildik. Oturdum kıyafetlerimle yatağa. Merveyi izliyorum. Yok böyle bir fizik amk. Karı at gibiydi lan. Benden küçük olduğuda kesin. Çıtırdı olum. Üstünü çıkardı. Sadece sütyeni kaldı. Göğüsleri sütyenden taşıyodu. Ben böyle yatarım dedi ve o seksi gülüşünü yaptı. Çıldırıyodum amk. Dayanamayıp kalktım yataktan. Hiç konuşmadım. Yapıştım dudağına. Deli gibi yiyişiyoruz. Çıkardım sütyenini. Gözlerim kocaman oldu amk. Dip diri göğüsler. Yapıştırdım bunu duvara. Ellerim göğüslerinde kasıklarımı dolgun kalçasına bastırıyorum arkadan da boynunu emiyorum. Ben bunu azdırdıktan sonra bu  beni yatağa bir yatırdı bir daha da kalkmadık o yataktan. Çıkardı üstümdeki marjinal sikik kıyafetleri. Hayvan gibi ağzına aldı amk. Bu işi konuşurken bol bol tüküren kızların iyi yaptığını söylemiştim.

Daha da anlatmıyorum kekeler. Gerisi benim sikiş performansı. Haydi siktirin gidin amk.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Sabah Ereksiyonu

Öncelikle tıp ne demiş ona bir bakalım; Sabahları erkek cinsel organının kendiliğinden sertleşmesi. Özellikle sıhhatli erkekler arasında sık sık görülen bu sertleşmeye bilimsel olarak «su sertleşmesi» halk arasında ise «sabah sırığı» adı verilir. Dolu idrar torbasının baskısı ve idrar borusunun cinsel sinirleri uyarması sonucu omurilikteki gerilim refleksinin eyleme geçtiği kabul edilmektedir.

Yani erkeklerin aklının sürekli sekse çalışmadığını, istemsizce bu tür şeylerin yaşanılabileceğini vurgulamak isterim. Asıl sorun kızların bizlere sürekli bu ön yargıyla yaklaşmalarıdır. Halbuki regl oldukları dönemde amları ile beyinlerinin yer değiştirdiklerini fark edemeyecek kadar kendilerini kaybediyorlar. Bu olaya da başka bir başlık altında giydireceğim. Coming soon.

Sabahları yaşadığımız bu durumun bize zor anlar yaşattığı da bir gerçek. Özellikle anneniz sabah sizi kaldırmaya geldiğinde köpek gibi uykunuzu almış olsanız bile "5 dakika daha yeeaaa" diyerek içinizde yatan Nicolas Cage çıkar ortaya ve oscarlık bir oyun oynarsınız. Bende dahil.


İyi yanları da var tabii. Güçlü hissediyo insan kendini. O an kulağımda "I've got the power" müziği. Tam takır çalıştığının sinyalidir aslında.


Ereksiyon halindeyken işemek her ne kadar çift şeritli bir trafiği tek şeride sığdırmaya benzese de biz bu durumdan şikayetçi değiliz. Şikayetçi olanında erkekliğine tüküreyim.

3 Kasım 2013 Pazar

Yatak

Selam hacılar. Bu blogu iki kişi ortaklaşa bir kararla açtık. Evet sikko'nun yazılarından etkilenerek(saygılar bizden) bir blog sayfası kurmayı planladık ve bu yazıyla planımızın başarıya ulaştığını anlamışsınızdır. Merak etmeyin öyle illuminati falan olmayacak yazılarda. O adam kadar akıllı değiliz amına koyim. Öyle ''bir iki yazı yazarız da karı düşer lan belki'' düşüncesi var benim kafamda. Bu blogun diğer sahibi ne sikim
e yazacak onu bilmiyorum. Yazılarımızda isim vermeden bir yerlere falan giydiririz. Çok kafa yormasınız amk merak etme kanka. Ne bilem sıkıldık mı bişiler yazarız. Samimi bi ortam istiyorum lan.


İlk başlık ''Yatak''. Peki neden yatak? Marjinal bi isim bulamadık. Ben gitar çalıyodum diğer sahipte blog düzenlemeyle uğraşıyodu. Bu tarz olaylardan bi haber iki mal olduğumuz için ne başlık düşünebildik ne de başka bişi. Arkadaşın yatağında uzanıyorduk. Evet, uzanıyorduk. Hayır arkadaşım eşcinsel(ipne) değiliz. Vurdurmuyoruz. Hoş değil fakat belli bi para karşılığı düşünürüm.(Kızlar illa ipne mi olalım?) Yatakta uzanırken aklımıza dahiane(nası yazılır la bu)  bi fikir geldi. ''Neden başlığımızın adı ''Yatak'' olmasın?'' Kafa bu kadar basıyo işte. Yalnız bu kadar basan kafayla da olsa kimlere gülüp, gülmeyeceğimize. Kimlere yardım edip, etmeyeceğimize. Kimlere peşkeş çekeceğimize karar vereceğiz. And içerim... Mesela o bi arkadaş var. ''Se7en'' saniyelik video çekerek meşhur olan. Baya karı da götürüyo amına koyim. Olm biz niye böyle olamıyoruz lan? Benim o adamdan neyim eksik. Arkadaş çevremde bana gülüyo. Dişlerimi de öyle yapmıyorum halbuki. Yaş o kadar ilerlemediği için mi acaba? (Kadınlar kendinden büyük erkeklerden hoşlanır).

Dert yakındık biraz ama meşhur olmak için amcıkağazlı olmak gerekiyosa bu blogun diğer yazarı gayet amcıkağazlı kızlar. Hadi gidin şimdi O'na da verin amk.*Böyle bi başlangıç yapalım ağalar. Kafalarda bi otursun yazılacaklar. Byeeeeees :F (<== kim bu smiley?) 

Dipnot: * Kızlar şaka yaptım he. Bana da verin.