Bu dünyada tek değilsin başka bir yerlerde , başka bir ülkede veya başka bir şehirde seninle büyüyen insanlar var , bambaşka hikayeler , yaşamlar ve hisler var . Bu yalnız yaşadığın dünyada herkes kendi yolunu çizmeye çalışır , herkes mutlu olmak için çabalar . Uğraşırlar mutluluk için ve bazen mutlu olduklarını hissederler . Peki bu yalnız insanlar mutluluğun ne olduğunu bilirler mi ki ?
Ben de o yalnız insanlardan biriyim ama biraz daha farklı . Hep yaşadıklarıma bir anlam katmaya çalıştım . Kendimce anlamlar yüklemeye çalıştım hatta çoğuna yükleyemedim bile çok boşlardı hiç bir şey ifade etmiyorlardı sadece hayattaki büyük ya da ufak her şey gibi her gün veya gece gibi belki biraz daha büyümeme yardımcı oldular ama çok boştular daha da kötüsü nasıl anlam kazanacakları hakkında hiç bir fikrim yoktu . Bazen biraz bazense her şeyimle bir fikir bulmaya çalıştım ama bulamadım . Artık her şeyi kendi haline bırakmaya başlamıştım ki bir gün kendimi başka yerlerde büyüyen bambaşka hikayesi olduğunu düşündüğüm birine bakarken buldum . O kadar güzel gülüyordu ki gözlerimi başka yöne çevirmek bana sunulan bir lütfa nankörlük yapmak gibiydi . O gülüş bana mı bu kadar masum ve anlamlı gelmişti yoksa gerçekten öyle miydi ? Bunu öğrenmek için onu tanımalıydım . Şanslıydım ki tanımak için karşıma bir fırsat çıktı .
Hep ilk görüşte aşka inanmadığımı söylerim . Bir insanı tanımadan ona aşık olunmayacağına inanırım . Bunları söylerken hiç aşkı yaşamamıştım. İşin en güzel yanı ise o güzel gülüşe sahip olan renkli gözleriyle beni başka dünyalara götüren kıza ilk görüşte aşık olmak yerine tanıdıkça , derinliklerine indikçe, derinliklerime izin verilmeden inildiğini görünce hiç tatmadığım yaşamadığım hislere sahip olduğumu fark ettim ve bu tezime daha da çok inandım. Neden aşk yerine hiç tatmadığım hisler dedim çünkü benim aşk diye düşündüğüm kurduğum şeyler böyle değildi . Bunlar gerçekti bambaşkaydı . Yani her gün duyduğum veya gördüğüm bazı insanların diğer bazı insanlara hissettiği şey aşksa benim hislerimin adı aşk olamaz çünkü o kadar derin ve gerçek ki bu içime işleyen duygu hiç kimse bunun üstüne geçemez ve ikisininde adı aynı olamaz.
Tanımak. Bir insanı ne kadar tanıyabilirsin ve ya ne kadar anlayabilirsin ? Ne kadar kendini açtırabilirsin ? bunun cevabını sadece artık yalnız hissetmeyen biri verebilir. Peki bir insan nasıl yalnız hissetmez ? Bu dünyaya yalnız geldiğini fark etmediğin anların birinde o başka yerlerde büyüyen fakat bambaşka hislere bambaşka hikayelere sahip olduğunu sandığın insanlardan birinin ama sadece birinin aslında doğduğundan beri senin içindeki önemli parçaların hatta içindeki önemli olan çoğu şeyin sahibi olduğunu görünce o kişiyi görünce , tanımaya başladıkça yalnızlık hissi gider. Biz aslında yalnız doğmadık biz aslında yalnız yaşamadık bizim diğer yarımız doğru gün için doğru an için ve gerçek mutluluk için bizden uzakta bekledi.
Ben yalnızım ama o insanlardan biraz farklı . Ben yalnız olduğunu fark eden yalnızlardanım . Çünkü ben hayatta ki diğer parçamı buldum ve kaybettim.